Kanser en önemli sağlık sorunlarından biridir. Tıp alanında meydana gelen önemli ilerlemelere rağmen önemini halen korumaktadır. Kansere karşı verilen bu zorlu mücadelede erken tanı büyük önem taşır. İnsanlarda herhangi bir belirti oluşmadan kanserin araştırılmasına tarama denilmektedir. Erken teşhis imkanı sağladıkları için tarama yöntemleri kansere karşı mücadelede en önemli kozlarımızdandır. Kanser bedende görüldüğü bölgeye, organa göre ayrılır, 100’e yakın kanser türü oldugu bilinmektedir.

En sık görünen kanser türlerinden bazıları şunlardır;

  • Akciğer Kanseri
  • Karaciğer Kanseri
  • Meme Kanseri
  • Prostat Kanseri
  • Mide Kanseri
  • Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
  • Bağırsak (Kolon) Kanseri
  • Göz Kanseri
  • Böbrek Kanseri
  • Pankreas Kanseri
  • Özofagus (Yemek Borusu) Kanseri
  • Melanom Cilt Kanseri
  • Nazofarenks (Üst Yutak) Kanseri
  • Over (Yumurtalık) Kanseri
  • Rahim (Uterus) Kanseri
  • Cilt Kanseri (Melanom Olmayan)
  • Testis Kanseri
  • Mesane Kanseri

Kanser Tedavi Yöntemleri

Kanserde yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri cerrahi, radyoterapi ve kemoterapidir. Daha az sıklıkla hormon tedavileri, biyolojik tedavi yöntemleri ve hedefe yönelik tedaviler kullanılır. Bu tedavi yöntemleri tek başına veya birlikte uygulanmaktadır. İlk uygulanan tedavi genellikle birinci basamak tedavi olarak bilinmektedir. Birinci basamak tedavinin arkasından verilen tedavi adjuvan tedavi olarak adlandırılır. Cerrahi tedaviden sonra uygulanan kemoterapi adjuvan tedavidir. İlk basamak tedaviden önce uygulanan tedavide neoadjuvan tedavidir.
Örneğin; cerrahi tedavi öncesi uygulanan hormonoterapi neoadjuvan tedavidir. Pek çok deneysel tedavi yöntemi klinik çalışmalarla test edilmektedir. Kanser tedavisi giderek daha çok özel uzmanlık gerektirir hale gelmektedir, tedavi genellikle medikal onkoloji uzmanı tarafından yönlendirilen bir ekiple yürütülmektedir. Tedaviye başlamadan önce tedavinin hedeflerini, ne kadar süreceğini ve potansiyel yan etkilerini bilmek isteyeceksiniz. Kanser tedavisinde önemli bir noktada hastalar ve hasta yakınlarının, doktorları ve onların önerdikleri tedavi konusunda kendilerini rahat hissetmeleridir.

Kanserden Korunma Çeşitleri

Sigaradan uzak durulmalı

Sigara içerisinde 4000’in üzerinde zararlı kimyasal bulunuyor. Bu kimyasallar DNA’ya zarar vererek önemli genlerde değişikliğe neden oluyor. Kanser hücreleri vücutta gelişerek hızla ve kontrol dışı çoğalarak kansere neden oluyor. Akciğer, yumurtalık kanserleri, bazı lösemi türleri, ağız, gırtlak, üst yutak, burun ve sinüsler, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, mesane, rahim ve bağırsak kanserleri doğrudan sigara kullanımı ile ilgili.

Şeker doğal yiyeceklerden karşılanmalı

Vücutta kanser hücreleri dahil, tüm hücrelerin şekere ihtiyacı var. Şekerin neden olduğu aşırı kilolar, bel çevresindeki yağlanma ve obezite de kanseri tetikleyen en önemli faktörler arasında. Şeker sebze ve meyvelerden karşılanmalı. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmalı, sağlıklı atıştırmalıklar özendirilmeli. Fazla yağlı ve şekerli gıdaların tüketilmesinin kanserle ilişkili olduğu kanıtlanmış. Şekerli gıdalar vücutta enflamasyonu da (iltihap) artıyor. Kanserin kökeni olan enflamasyon, kanser hücrelerinin çoğalmasına da neden oluyor.

Yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı

Kızarmış yiyecekler, yağlı etler ve diğer yüksek yağ oranlı yiyecekler daha az tüketilmeli. Günde en az 5 tane meyve ve sebze yenmeli, özellikle yeşil yapraklı ve yüksek C vitaminli besinler, turunçgiller tüketilmeli. Yulaf gibi tahıllar ve haftada 2 kez balık tüketilmeli. Ayrıca ailesinde kanser vakaları olanlar beslenmesine dikkat etmenin yanı sıra düzenli taramalarını da ihmal etmemeli.

Hareketli yaşam tarzı benimsenmeli

Egzersiz kanser, diyabet, tansiyon, kalp hastalıkları gibi hastalıkların görülme riskini azaltıyor. Düzenli egzersiz metabolizmayı olumlu etkileyerek, bağışıklık sistemini güçlendirerek, fazla kiloları yok ederek ve stresi azaltarak kanser riskini azaltıyor. Metabolik sorunlar, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fazla kilolar da kansere yol açan başlıca nedenler arasında. Çağımızın çocukları çok hareketsiz, parklarda bahçelerde oynamak yerine, televizyon, bilgisayar ya da tablet karşısında oturuyorlar. Haftada 5 gün 30 dakika yürümeyle kolon kanseri ve meme kanseri riski yüzde 30-40 oranında azaltılabiliyor.

Sebze ve meyveler iyi yıkanmalı

Sebze ve meyveleri iyi yıkamak, tuzlu ve sirkeli suda bekletmek yiyeceklerin kimyasallarını/ilaçlarının arındırılmasında oldukça önemli.

Elektronik cihazlar

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı, 14 ülkeden 31 bilim insanının katıldığı kapsamlı araştırmaya göre cep telefonu beyin kanseri riskini artırıyor. Araştırmada bir beyin kanseri tümörü olan gliomanın oluşum riski, kablosuz sistem kullanımıyla artarken, cep telefonu kullanılırken mutlaka kulaklık kullanılması önerilerek telefonun yastığın altına ya da başucuna konarak uyunmaması gerektiği belirtiliyor.

Stresten uzak durulmalı

Birçok kanser türü, bağırsak hastalıkları, tansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının strese bağlı olduğu bilimsel olarak da kanıtlamış durumda. Kanserden ve diğer hastalıklardan korunmak için stresle mücadeleyi ve stresi biraz daha hafif yaşamayı öğrenmek önemli. Fiziksel aktivite, egzersiz, meditasyon, yoga, müzik terapisi gibi yöntemlerden faydalanılarak stres azaltılabilir.

Obeziteye karşı önlem alınmalı

Fazla kilolu ve obez kişilerde özellikle menopoz sonrası meme kanseri, bağırsak kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kanseri, yemek borusu kanseri, pankreas kanseri, böbrek kanseri, prostat kanseri, mide kanseri ve safra kesesi kanseri riskinin arttığı görülüyor. Araştırmalar fazla kilo ve obezitenin kanseri tetiklediğini gösteriyor. Östrojen ve insülin de dahil olmak üzere, bu hormonların bazılarının yüksek düzeyde olması belirli kanserlere yakalanma riskini arttırabiliyor. Araştırmalar, obezite ve fiziksel aktivite yetersizliğinin yüzde 20-25 oranında özellikle meme, kolon ve yemek borusu kanserlerine yakalanma riskini artırdığını gösteriyor. Obezite ayrıca karaciğer ve rahim kanseri riskini de yüzde 20-30 oranında artırıyor.

Kaliteli uyku uyunmalı

Düzensiz ve kalitesiz uykunun hormonlar ve metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Uyku sırasında vücut için fayda sağlayan birçok hormon salgılanıyor. Uyku bozuklukları hem fiziksel hem de ruhsal pek çok hastalığı tetiklediği gibi kanser riskini de artırabiliyor.

Mikrodalga fırınlarda kullanılan kaplara dikkat edilmeli

Mikrodalgaların, yiyeceklerin yapısını bozduğu ve yiyeceklerdeki besin değerlerini oldukça azalttığı iddia ediliyor. Böylece vücuda alınan vitaminlerin değeri bozuk veya değişmiş oluyor. Bu da zamanla kansere yol açabiliyor. Mikrodalga fırını kullanırken kullanılan kapların mikrodalgaya uygun olmasına özellikle dikkat edilmeli.

11:00-16:00 saatleri arasında güneşe çıkılmamalı

Güneş, cilt kanseri riskini artırıyor. Özellikle de güneş ışınlarının, çok yoğun ve kanserojen etkiye sahip oldukları 11:00-16:00 saatlerinde güneşe çıkmamakta yarar var. Cilt tipine uygun, yüksek koruma faktörlü güneş kremlerini kullanmak önemli.

Eskimiş tavalar kullanılmamalı

Eskimiş, çizilmiş teflon tavaların kullanılmamasında fayda var. Ancak kaliteli, yüksek standartlarda üretilmiş tavalarda risk olmadığı belirtiliyor.

Cam ya da ahşap mutfak malzemeleri tercih edilmeli

Plastik, kanserojen maddeler içerir. Bunun yerine cam ya da tahta ürünler kullanılmalı. Ancak artık çok kaliteli plastik ürünler var ve bunlar fırına hatta mikrodalgaya bile girebiliyor.

Kanserde Bitkisel Tedavi Yöntemleri 

Sadece zerdeçalın etken maddesi olan kurkumin ile ilgili 5.000’e yakın hücre, hayvan ve insan çalışmalarının yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla da bu literatür incelendiği zaman pek çok kanser türünde bitkilerin etkili olduklarını görebiliyoruz. Latince isimi Astragalus membranaceus olan ülkemizde Geven Otu olarak bilinen Asya kökenli bitki akciğer kanserlerinde oldukça etkili bir tedavi desteği olarak kullanılmaktadır.

Türkiye’de çok miktarda bulunan çörek otu, akciğer kanserlerinde etki edebileceği gösterilen bir diğer bitki türüdür. Ancak ülkemizde ve dünyada pek çok farklı alt türü olan bu otların hangisinin kanser hastalığında güvenle kullanılabileceğini söyleyecek kişi yine fitoterapi uzmanlığı da olan bir onkoloji uzmanı olacaktır.

Zerdeçal ve tansiyon problemi yaşamayan hastalarda yeşil çay kullanılabilecek bitkilerdendir. Kalın barsak kanserlerinde keten tohumu, çörek otu, coriolus versicolor isimli bir mantar türünün etkili olduğu belirtilmiştir.

Prostat tümörlerinde de ısırgan kökü destek olarak fayda ettiği gösterilmiştir. Yine doamteste bulunan likopen maddesinin, prostat kanserinde fayda sağladığı gösterilmiştir. İdrar yoluyla ilgili semptomların azalmasında bazı hastalarda fayda sağlamaktadır.

kanser tedavisinde fitoterapinin tedavi sürecine dahil edilmesiyle, üremekte olan kanser hücrelerinin engellenmesinde kemoterapi ve radyoterapiye destek sağlanması (antikanserojen etki), kronik iltihap odaklarının iyileştirilmesi (antiinflamatuar etki), serbest oksijen radikallerinin vücuttan nötralize edilerek uzaklaştırılması (antioksidan etki), bağışıklığın güçlendirilmesi ile bağışıklık sistemini daima kanserle savaşır duruma getirilmesi sağlanabilmektedir.

Bitkilerle tedavinin diğer bütün hastalıklarda olduğu gibi çok dikkatli ve konunun uzmanı olan bir “Fitoterapist Onkolog” tarafından önerilmesi gerekir. Çünkü bu bitkiler özellikle birden çok çeşidinin birlikte kullanılması ile toksik etkileri de ortaya çıkabilmektedir. Kimyasal yapılar olmaları sebebiyle kemoterapi ve radyoterapi ile kullanımlarında ciddi etkileşimlere girerek, toksik etkileri söz konusu olabilmektedir.